Bir İş adamı İle Sohbet ettim, "Nereye Gidiyoruz"
İscehisar’ın Değerli İnsanları ve Sevgili Takipçilerimiz,
Bizi Kurban Bayramı’na kavuşturan Yüce Rabbimize hamdolsun. Bayramınız mübarek olsun!
Bugün bayram. Her bayram olduğu gibi yine İscehisar’a hayat katan, neşe katan Taşkafe Parkı’ndayız. Bir sesle irkildim, döndüm. Karşımda memleketimize ve ülkemiz ekonomisine katkılarıyla tanınan kıymetli bir büyüğüm vardı. Selamlaştık, bayramlaştık.
Hâl hatır sordu:
— Hakan, ne var ne yok?
— Çok şükür, dedim. Sen nasılsın?
Muhabbet derinleşti. Eski bayramlardan, okul yıllarından, çocuklardan, gençlerden, büyüklerden konuştuk. Bir yandan etrafa kulak kabartırken, bir yandan sohbetin derinliğine daldım. Gördüm ki onun da kalbinde gelecek kaygısı var. Özellikle de gençler konusunda…
İscehisar’da ve genel olarak ülkemizde gençliğin yaşadığı çöküşü, toplumun içine sürüklendiği bilinmezliği konuştuk. Aileden, öğretmenden, büyüklerden alınan değerlerin nasıl yitirildiğini…
Eskiden ana-baba evladına söz geçirebilirdi. Şimdi bir şey söyle desen anlamıyor, dövsen zaten bela. Ama tabii her evlat bir değil. Ailesinin ne zorluklarla kazandığını bilen, çalışkan, saygılı gençlerimiz de var. Zorluklara rağmen kendini yetiştiren, hedef koyan çocuklar hâlâ aramızda.
Unutmayalım:
Eğitim HERKESE açıktır. Fakir, zengin, engelli ya da sağlıklı fark etmez. Yeter ki istek olsun! Eğitimciler, insanı adam etmek için vardır. Gerçek öğretmenler; aşkla çalışan, maddiyatı ikinci plana atan gönül insanlarıdır. Onlar, çölde yağan rahmet gibidir… Hayat verirler.
Bazıları da çok gürler ama bir damla bile düşürmez…
Her kim olursa olsun, işini layıkıyla yaparsa, kazancını hak eder.
Sohbetimizde eğitimin ailede başladığını, geçmişte büyüklerin çocuklara nasıl sahip çıktığını hatırladık. Kısa kollu giydiğimizde ya da gece dışarı çıktığımızda bile hesaba çekilirdik. O günleri özlemle andık…
Ahlaklı ve edepli bir nesil, atasını da anasını da yaşatır, geleceğe taşır.
Gördüğünü, yaşadığını, öğrendiğini aktaran insanlara ihtiyacımız var. Kolluk kuvvetleri tek başına asayişi sağlayamaz. Mahallesine sahip çıkan, gençleri yalnız bırakmayan, kötü niyetli kişilere geçit vermeyen bir toplum istiyoruz.
Kanunlar bazen yetersiz kalıyor ama biz sessiz kalmamalıyız. Bugün konuştuklarımızın birçoğu içimde dertti. Aynı düşünceleri paylaşan bir yoldaş bulmak beni rahatlattı.
Ona, bu düşüncelerini ziyaretçileriyle paylaşmasını rica ettim. Çünkü mesele hepimizin meselesi.
Topluma sahip çıkmak, ana-babaya ve büyüklere saygı duymak, edepli ve ahlaklı insanlar yetiştirmek hepimizin görevi. "Bana ne" dememeliyiz! Eğer herkes öyle derse, bu hikâyenin sonu gelir.
Sevgili gençler, gelecek sizsiniz!
Kendinize nasıl bir hayat kurmak istiyorsunuz?
Bir usta nasıl ev yapar, nasıl her tuğlayı özenle yerleştirirse…
Bir belgeselde aslanın avını nasıl kovaladığını izleyin. En iyi avı o yapar, en iyisini yer, karnı doyar ve çekilir. Geriye kalanlar ise ne bulursa onu tüketir.
Siz de aslanlar gibi olun!
Mücadele edin, en iyisini hak edin, en iyisini yaşayın.
Bu duygu ve düşüncelerle, bir kez daha tüm değerli insanların bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.
Sizlerle hep güzelliklere yürümek dileğiyle…
Esen kalın.